ornek verir misin hocam.

filmlerde ben de konuk oyuncuya denk gelmedim

rolü kısa, başrol olmayan fakat mesleki olarak başroldeki oyunculardan kıdemli olan oyuncunun ismi filmdeki ana karakaterler yazıldıktan sonra " ... and robert de niro" diye yazılır örneğin

bunun da kendi içinde bir hiyerarşisi var

mesela ilk aklıma gelen film recep ivedik 7: i.imgur.com

yol arkadaşım: i.imgur.com

pek yakında: i.imgur.com

Trt2'de bir filmde denk gelmiştim yakın zamanda. Ücretsiz, hatır ya da pr için dahil olup 2 dk görünen ünlü kadrosu gibi duruyor.

(bkz: cameo) ya konuk oyuncu diye bir isim takmisiz da ondan oyle. Hollywood da normalde cast da yazmaz cameo'lar , bizim ki bizim ekstra saygi konseptimiz yuzunden yaziliyor olabilir.

Bu çok normal bir şey. Pek Yakında filminde Yılmaz Erdoğan'ın sahnesi bir dakika bile yoktur. Konuk ya da misafir olduğu söylenmese ben filmde yer aldığını düşünürüm. Doğru bir uygulama.

filmlerdeki misafir oyuncuları cast'a, afişe yazarsanız doğru olmaz. ya da afişte fotoğrafları olmaz.

genelde de hatır gönül için gelen popüler isimler oldukları için ayrı bir bölümde yer verilip jest yapılır.

Tek sahne için gelmiş ya da çekim süresi max 2 günü geçmeyen, ismi diğerlerine nazaran daha duyulmuş -kıdemli- oyunculara diyoruz. Yani sete konuk olmuş gibi düşünürseniz durumu daha iyi anlayabilirsiniz.

1- başka bir filmde ya da dizide oynadığı rolü ya da benzerini, hatta gerçek hayatta kendisini oynuyordur. biraz da pr maksatlı aynı rolü / kendini oynar.

2- kendisi için düşük bir roldür ancak film ekibine destek olmak için, gerekiyorsa para almadan iki dakika küçük bir rol oynar. destek maksatlı.

3d animasyon.

refik anadol tarzı ama onu normal videolar ile birleştiricem falan.

Karate yapmıştım üniversitede. Kahverengi kuşağım var. Zamanım, enerjim olsa judo öğrenmek istiyorum.

Fotoğraf çekmeyi seviyorum ama fotoğraf makinelerinin fiyatı uçuk.

Piyano öğrenmek istiyorum ama yine pahalı.

İlgilendiğim şeyler pahalı olduğu için ulaşamıyorum. :D

İlgi duyduğum yabancı dilleri öğrenmeyi seviyorum. Bir süredir Almanca.

Uzay, arkeoloji, fizik, kimya, biyoloji ilgi alanlarım.

- Suluboya yapıyorum
- Çok fazla dizi izlerdim artık çok konsantre olamıyorum ama eve kapanıp dizi izlemek hala hobim.
- Seramik ve porselene ilgiliyim ama çok zaman&nakit harcamayı gerektiriyor, enerjimi topladığımda yine döneceğim oralara.
- hem ihtiyaçtan hem de sevdiğimden ingilizcemi geliştirmeye ciddi bir ağırlık verdim.

-Çok okurum. Deli gibi okurum. Ne bulursam. Lüzumsuz bilgi çöplüğü gibiyim.
-Türkiye'de gezmediğim, görmeye değer yerlerini görmediğim şehir kalmadı. 4 de yabancı ülke. Seyahati seviyorum.
-Karakalem çalışırdım. İyiydim de. Yıllardır elime kalem almadım. Köreldim.
-3 Mevsim kamp ekipmanım var. Kamp işini seviyorum. Son birkaç yıldır popülasyon bozdu. Hevesim kırık.
-Bir motokaravan hayalim var. Yol arkadaşı yokluğundan beklemede. Bir de bu yakınlarda bir yasa düzenlemesi olmalı diye bekliyorum.
-Karbon ayak izi sıfır olan ve tüm ihtiyaçlarını kendi karşılayan bir çiftlik hayalim var. O konuda ne bulsam okurum. O da yol arkadaşsızlığından beklemede.
-Kırmızı siyah tae kwon-do kuşağım var. Oryantiring yaptım. Pandemide sekteye uğramışsa da VG çalışıyorum. Evde bir oda ekipmanım var. Tekrar salona başladım.
-Tohumdan çam yetiştirme işine takmıştım bir ara. o an bulunduğum şehirde 10 yaşında çam ağaçları var.
Tıbba merakım var. Bir daha dünyaya gelsem hekim olurdum.
-Sağlıklı beslenme takıntım var. Peynir, ekmek, zeytin, yoğurt, kefir, şarap,vs. kendim yaparım.
-Borsa merakım var. Ufak ufak ve hep kazanırım.
-İMDB 500 listesi içinde seyretmediğim film kalmadı. Severim.
-Bisikletim var. Ama karşılıklı bakışıyoruz.
Bu kadar sanırım.

-Evde 3 tane akvaryumum var, türlü balık yetiştirip satıyordum bir ara şimdi taşındık boş duruyorlar
-Antika aracım var topladım ancak halen sağını solunu söküp takmayı seviyorum.
-Fırsat buldukça motosikletimle geziyorum ancak bebeden eskisi kadar fırsat olmuyor, iki tane eski motorum daha var toplamak üzere bekliyor.
-Ayda bir 1/12 maket araba yapıyordum ancak bebeden gene fırsat olmuyor.
-15 yıldır trombon çalışıyordum ancak yine bebeden fırsat kalmadı:D

-yazmayı unutmuşum hafatada iki günde boks antrenmanım var 4 yıl oldu başlayalı

Bayraklar, haritalar, ülkelerle ilgili değişik bilgiler, coğrafya vs konularında okumayı öğrenmeyi çok seviyorum. Bu konuların dışında da genel kültürüm baya iyi olmakla beraber bu konularda çok iddialıyım.

Hobi olarak Türkiyedeki şehirlere bayrak tasarlayıp Redditte bayrak seven insanların takıldığı r/vexillology subredditinde paylaşıyodum. Tasarım programı bilgim çok yüksek değil ama fena değillerdi bence :d bi ara kendimi geliştirmek istiyorum tasarım konusunda.

Logoları da çok severim. Özel ilgi alanlarım siyasi parti logoları, belediye logoları, futbol federasyonları gibi ülke federasyonları logoları ve olimpiyat ya da dünya şampiyonası gibi büyük organizasyonların ve bu organizasyonlara adaylık logoları. Bunlar dışında belli hikayesi olan ve genelde bir ülke/şehir/bölge ile bağlantılı logoları seviyorum.

Siyaset takip etmeyi severim. Seçimler özellikle büyük keyif aldığım bi konu. Mesela askeri ya da ekonomiyle ilgili haberlerden çok keyif almam ama seçim ittifakı, kim hangi partiyle ne yapacak tarzı tartışma programlarını saatlerce dinleyebilirim.

Belediye seçimlerini özellikle çok severim. Seçimlerden önce belli başlı partilerin hemen hemen tüm büyükşehir için proje kitapçıklarına internetten bakarım. Kendi şehrime ait olanları zaten seçim bürolarına gidip topluyorum

Seçim sevgim sadece Türkiye içinde değil, yurtdışındaki pek çok seçimi takip etmeye çalışıyorum. ABD gibi seçimleri bol malzeme veren ülkelerinki zaten apayrı bir zevk.

Şu ana kadar iki tane puzzle yaptım biri 1000 biri 2000 parça. 2000 parça olanı çok daha hızlı yaptım çünkü güzel bir dünya haritası puzzle'ıydı, ezbere bildiğim için çok kolay oldu. Bi tane de orta çağ haritaları gibi bi puzzle'ım var bi ara da onu yapıcam.

Dizi/film, sosyal medya, video oyunları gibi klişeleri yazmıyorum. Kitap yıllardır okuyamıyorum maalesef muhtemelen gün içinde çok fazla şey okuduğum için kitaba odaklanamıyorum.

Eurovision izlemeyi sevdiğim gibi Mayıs ayı yaklaştıkça Eurovision ile ilgili haberleri takip etmeyi de seviyorum. Ama bu daha dönemlik bir ilgi. Yılın 3-4 ayını kaplıyor :D

Satranç oynarım ama çok da iddialı değilim, arada kafa dağıtmak için bi iki el atıyorum. Puanım da düşük sayılır.

Bi de sırf hobi olarak Anadolu AÖF'te Uluslararası İlişkiler okuyorum. Hep içimde kalan bir bölümdü, Boğaziçi falan puanım tutuyodu ama gittim tıp okudum maalesef :d normalde sadece çıkmışlara baksam da geçerim ama dersleri dinlemek keyif veriyor bana.

koleksiyon (islemci ve madalya)
araba restorasyon
yarim maraton (sakatlik yuzunden biraktik)
yazin alabalik avlamak
fransizca (bir aralar pesindeydim, baydim)

ben geçen ceza infaz kurumları satış yerinden aldım. mağazada +200 olan basic tişörtü 30 liraya aldım. %100 pamuk ve ince değil, baya kalın.
ankaradaysanız istanbul yolunda yerleri var.

@tolgan, hocam "o kadar suriyeli aldık, niye ucuz tişörtümüz yok" diye espri yapacaktım ama sonra uygunsuz olur diye vazgeçmiştim. Sen direkt mahkum emeğinden açmışsın kapıyı. Teşekkür ederim tabi ama güldüm :D

decathlon'un quechua nh500 tişörtlerini ben beğeniyorum. (gerçi benim giydiklerim bir iki sene öncenin modelleri, şimdi stokta gözükmüyor)

www.decathlon.com.tr

ds damatta guzel kumasli seyler buluyordum ben. rengi solmayan likrali yumusacik esofman, tshirt vs. onun disinda agir pamuk kumas demissiniz belki lacoste, th gibi markalar olabilir

ontrailstore'daki tişörtlere bi bakın isterseniz, ben çok memnunum.

Ontrail +1.

Ontrail'den devam ediyorum. Duyuruda bahsettiklerim kadar iyi değil ama baya iyi yine.

1. Evet görebiliyor.
2. Görebiliyor ama profile gidemiyor engelli olduğu için.
3. Fotoğrafı görebiliyor, etiketi de, profile gidemiyor.

olmalı gibi sanki.

bunu en güzel 2 fake profil oluşturup deneyerek bulabilirsin gibi geldi

@sipsiyah, üşenirim ya o kadar da değil :)

deri hastalığı var herhalde, dişleri neden dökülmüş bilemiyorum ama yaşlılıktan falan olabilir gibi geldi.
öyle hırçınsa muhtemelen yakalayamayacaksınız sakinlikle. üzerine battaniye atıp bohça yaparak yakalayabilirsiniz diye düşünüyorum, ben bir kere öyle yakalayabildim, boxa falan sokmak imkansızdı çünkü.
edit: bir de calming damlalar oluyor, beaphar gibi markaların var. bir kaç gün damlatıyorsunuz sakinleştirici gibi düşünebilirsiniz kedinin gerginliğini alıyor, yolculuk öncesi falan kullandırırlar, uyutmuyor ama yani sakinleştiriyor hayvanı, belki bir opsiyon olabilir.

Yakın çevrenizde "sokak kedisi kısırlaştırması" yapan birileri mutlaka vardır. Veterinerlere sorun, bu kişileri tanırlar, ve kediyi yakalamak için yardım isteyin. Yardım gelecektir.

- başını okşattığına göre aslında yakalama mesafesinde demektir. en aç halinde yaş mamaya daldığında ensesinden kavrayarak yakalayıp box'a alabilirsiniz. yalnız bunu daha önce yapmadıysanız denemeyin muhtemelen az debelenince bırakırsınız. yakalama konusunda destek almak en mantıklı çözüm gibi.
1) konuştuğunuz vet'den yakalama desteği isteyebilirsiniz. oradaki teknisyenler yakalama konusunda tecrübeli olur ayrıca eldivenleri ve sağlam boxları da olur.
2) ya da bulunduğunuz ilçe/şehir'de varsa hayvansever gruplar/dernekler ile iletişime geçip yakalama konusunda destek isteyin. genelde deneyimli olurlar ve eldiven, file, kapan gibi ekipmanları olur.
3) ya da bulunduğunuz ilçe belediyesinden yakalamak için yardım isteyin. kedi hasta, veterinere götürcem diyerek yardım alabilirsiniz.

- her başarısız yakalama girişimi onu sizden daha da uzaklaştıracaktır, ya iyice alışmasını bekleyin ya da yukarıdakileri deneyin.

Veterinerden destek istedim aslında; biz yabancıyız, eğer bizi görürse bulunduğu yeri tamamen terk edip gitme ihtimali var dediler. Ben eldiven filan alacağım sanırım kendim öyle de deneyeceğim.

belediyenin veterinerlik klinigi falan varsa onlarda onlarda kedi yakalama filesi olyor. ödunç alın ya da veterinerlerde de olabilir odunc verirlerse.

Mamayı kabın içine koysanız? Özellikle sevdiği bir yaş mama vs. varsa en uca koyun, yemeye başladıktan birkaç saniye sonra da kapağı kapatın. Bunu yaparken kar eldiveni ve kollarınızı örtecek bir şey giyin.
Uğraştırıcı biliyorum, kolay gelsin :(

Pudranın söylediği en mantıklısı, acele etmeden soğukkanlı şekilde bekleyip vakti gelince hızlıca kapatmanız gerekiyor büyükçe bir kutu kullanabilirsiniz , mamayı arkaya doğru itip girince ilerleyebilmesi için, tabii sabitleyin bir de mamayı Patisiyle öne çekmesin.

Bugun yine yakalayamadim. Ve ilk defa diskisini yaparken gordum ve diskisi kanli ishal seklindeydi. Delirecegim.

Arkadaslar o kanli diskiyi gordukten sonra bugun tekrar denedim. Tirnagima kadar disledi o kalan disleriyle de. Artik beni gorunce hemen saklaniyor. Hangi veterinere sorsam yardimci olamayacaklarini belirttiler, ne yapacagimi hic bilmiyorum.

yaş mamayla kendinize çekmeyi deneyin bir süre. alşınca da hızlıca yakalamanız lazım, dediğim gibi battaniye gibi bir şeyle halledebilirsiniz, diğer türlü çok zor.

Böyle durumlar için kedi kapan/kafesleri var ama çok pahalı, elinde olan birini bulursanız ödünç alınabilir belki, ya da ıslak mamayla tekrar güven oluşturup girdiği gibi kapatmalı bi sistem yapmak lazım normal kedi taşıma çantasıyla :/

Arkadaşlar kedi iki gündür ortada yok. Her zaman gittiği yerlerde görmüyorum. Sizce temelli gitmiş olma ihtimali nedir?

yer değiştirmiş olabilir ya da durumu ağırlaştıysa kuytu bir yere ölüme yatmış olabilir. etrafta bu tarz girebileceği yerler varsa oralara da iyice bir bakın. eğer görürseniz ve hala yakalayamıyorsanız en azından eczaneden aldığınız immuneks tarzı bağışıklık güçlendirici alıp 1-2 cc yaş mamasına karıştırıp verin. anlattıklarınızdan viral bir hastalık geçiriyor gibi şansı çok düşük ancak kendisi de toparlayabilir.

not: viral hastalığı olma ihtimali çok yüksek olduğu için kedi ile temas ederseniz diğer kedilere bulaştırmamak için elinizi sabunlu su ile dezenfekte etmelisiniz ayrıca box vs. kullanırsanız onları da çamaşır suyu vs. ile dezenfekte etmelisiniz.

Biz de arada degistirsek mi diyoduk da sordugumuz herkes/her veteriner gerek yok dedi. kaliteli mama kullaniyosan, kedi yemeye devam ediyorsa sorun yok

Nerede kampanya varsa oradayız.

bende nüfus fazla olduğu için en az alerjik et olan geyik etliyi tercih ediyorum.
nd'nin balkabaklı serisini kullanıyorum çünkü birinin bağırsakları sorunlu.
diğerini balıklı kuru mama kusturuyor.
kümes hayvanlılar özellikle yazın kaşıntı yapıyor.
kuru mamanın markasını da aromasını da değiştirmiyorum.

bir ara gümrük sorunundan dolayı geyik etli piyasada kalmamıştı, kuzulu aldım.

haftada 1-2 kere yaş mama veriyorum, onda da sadece havuç gibi şekerli sebzelerden kaçınıyorum.
onun dışında domuzlu da veriyorum, ciğerli de, balıklı da.

kuru mamada değişiklik özellikle kedilerin sindirim sistemini yoruyor biraz.

Bizim veterinerimiz de değiştirmeye gerek yok dedi, sürekli aynı Acana mamayı kullanıyoruz, hep aynı miktarda yiyor. 3 yaşında, son 2 yıldır sabit 3 kilo (dişi).

Biz vete sormadık. Ama aynı mamadan sıkıldıklarından emin gibiyim. Proplan, royal canin, nd'den birini değiştire değiştire alıyoruz. Eski paket bitmeye yakın, yeni mamayı açınca yeni mamada yığılma oluyor. Tabi taze olmasının da etkisi vardır ama böyle bir durum var.

Ben veterinere sorduğumda yiyorsa değiştirmeyin sıkılmaz o demişti. Her gün aynı şeyi (Royal Canin Sterilised) iştahla yiyor.

2 yaşında, dişi. Bizimki 6 kilo. Ayı.

bize, hill's, nd ve proplan arasında değiştire değiştire kullanabilirsiniz demişlerdi kısırlaştırdıktan sonra.
nd'de tüy problemi yaşadık, tüyleri matlaştı, dökülme ve keçeleşme oldu (uzun tüylü) virbac kullanıyoruz 1 yıldır ve hiç değiştirmedik cesaret edip de.

ıslak mama veriyoruz haftada 1 gibi.

@baal aynen dedigin gibi oldu ben azicik karistiriyordum normalde ama bu sefer karistirmadan sanabelleyi yanina koydum proplanin, saldiriya gecti bir guzel yedi sonra serpistirerek ekliyorum

elmadağ güler ocakbaşı.

ustam ocakbaşı göztepe.

güler ocakbaşı +1

ontrail.com'da minimal nakış işlemeli basic tişörtler var, bakın isterseniz.

Magnimore

multi form magnesium complex

Tek diyeceğim, magnezyum oksit formunu almayın. Emilmiyor düzgün. Ve günde 200 mg'ın bir işe yaramadığı. 400 mg olarak aynı anda içilmesi gerektiği belirtiliyor.

youtu.be

youtu.be

bu videoları izleyip ihtiyacınıza uygun olan magnezyum formunu sorabilirsiniz eczaneye.

Malat formundaki herhangi bir magnezyumdan alabilirsiniz. Venatura f/p açısından uygun ancak yutması zor bilginiz olsun.

Magnezinc 55 tl 40 tanesi

bana doktor ocean extramag 200mg verdi, icinde malat olmasi lazim demisti.

atina aktarmali gitsin. baglantili ucus degil. pasport kontrolüne girsin sonra diger ucaga gitsin.
bir daha pasaport kontrolüne girmeyecek.
baglantili ucuslarda pasaport kontrolüne giriliyor mu? acikcasi onu bilmiyorum.
pasaport polisleri bir tuhaf, almanya'da amerika'dan girerken pasaportuma belki bakmadilar bile, digerleri de basip gecti. Tr'den gelirken bazen normaldi bazen polis gicikti ama herkese bir belge sorma durumu vardi, genel olarak.

ama davet mektubu varsa red almaz bence.

Açıkçası Almanlara pasaport kontrolünde güven olmaz, ben olsam yunanistan'a girer sonra almanya'ya geçerdim. Vizeyi yunan'dan almışsın burda ne işin var diye sorgulayabilirler, kalacak zaman/yer/nakit para/kredi kartı görmek isteyebilirler, bunlara cevabım hazırlıklı olarak giderdim ve planlarda değişiklik olduğuna dair açıklama yapardım.

24 saatini bilmem de, en iyi ya da en meşhurlar şunlar:
1. kemeraltında kızlarağasının orada hisarönü var,
2. kemeraltında saat kulesinin oradan girince cimbom var, gıdaçarşısının orada niğdeli bi adam var, (gerçi midyenin mardinlilerin tekelinde olması gibi, söğüş de niğdelilerin tekelinde sanırım)
3. karşıyaka çarşı başında bir yer adını bilmiyorum, can kardeşler kuruyemişten girince.

meshur asmaalti soguscusu
vedat milorun beyoglunda begendigi soguscunun kuzeni :)

Ps: 24 saat degil

karşıyaka + 1

Alsancak Kıbrıs Şehirleri Caddesine girdikten sonra sol sıradan devam edip Özsüt'ün yanındaki sokaktan sola giriyorsunuz. Orada Tarihi Alsancak Söğüşçüsü var. Söğüşü gerçekten çok güzeldir. Şu an kaç lira olduğunu bilmiyorum ama zamlardan önce sakatat seven bir arkadaşımla Alsancakta her buluştuğumuzda mutlaka gittiğimiz yerdi :) (24 saat açık bir yer değil diye hatırlıyorum)

Ben adalara hiç gitmedim. Ama bunu kime söylesem çok şaşırıp "nasıl gitmezsin, çok güzel" diyor. Bostancı'dan vapur var. Özellikle hafta içi bir gün kesin git derim. Hafta sonu kalabalık olabilir. Hatta yüzmeli de gidebilirsin.

yaklaşık 1 haftadır aynı durumdayım. sürekli gezi tozmak yerine uzun süredir görüşemediğim arkadaşlarım ile görüştüm hep.

şiddetle tavsiye ederim, inanılmaz bir keyif oldu benim için.

bazı tarihi köşklerde sergiler oluyor, bu tip mekanları merak ediyorsanız sergi bahane olabilir.

Benim ilk aklıma gelen Kuzguncuk oldu.
Çok severim Kuzguncuk'ta yürüyüş yapmayı bir yerde oturup kahve içip etrafı izlemeyi.

Ada da iyi bir fikir bence. Büyük ada aşığı biri olarak hazır böyle boş vaktin varken görece daha sakin olan hafta içi bir gün gidip gezmeni öneririm.

fener-balat

Fener Balat tarafındaki yürüyüş turları

Beşiktaştan yenikoye yürü, Ortaköy bebek arnavutkoy Yeniköy gezersin. Ara ara otobüse binebilirsin ama yaya daha güzel.
Sabancı müzesini gezebilirsin.

Bir gün beşiktaştan bebek'e kadar yürü. Bebekte otur bi kahve iç starbucks ya da caffe neroda. Nero çok sakin haftaiçi özellikle huzurlu.

yani emin ol gittiğin yere bir daha gidince aynı etkiyi göstermiyor. yeni yere gitmeniz daha iyi olur.

Kesinlikle yeni yer +1

Yunanistan güzel bir ülke bence.

Peki atina ve selanik disinda "madem arabayla gezilecek şuralara gidilir" denebilecek yerler neresidir?

Merhaba,

Bence lokasyondan ziyade kimle gittiğinize, ki eşim demişsiniz, ve ne yaşamak istediğinize bağlı. Gidip göreceğiniz şeyler beraber geçireceğiniz vaktin içinde keyif alacağınız araçlardır en nihayetinde. Düşününce hangi tarz gezide eşinizle kendinizi akışta keyif alırken hayal ediyorsanız bence orayı tercih edin. Yoksa iki seçenek de farklı ve güzel deneyimler sunar. Yunanistan'da spontane bi road trip de iyisiyle kötüsüyle keyifli olabilir, italya'da planlı programlı turistik bi gezi de. Ben olsam kafamda geziyi bi canlandırır sonra da hangisini yaşamak istediğime karar verirdim.:)

Yunanistan çok güzel bir ülke +1

Biz de arabayla gittik bir ay kadar önce, gitmeden önce sorduğum sorulara falan da bakabilirsiniz işinize yarayacak bilgiler olabilir.

Bunun dışında Selanik'ten Atina'ya giderken biz tam yol üstü olmasa da Meteora'ya da uğramış ve çok memnun kalmıştık, iyi ki gitmişiz. 17'de kapanıyor yalnız, planınızı ona göre yapın biz son yarım saat koştura koştura gezdik.

Bir de Corfu tarafı da güzel, bizim seyahat süresi 5 gündü ve sıkışıktı program o tarafa gidemedik ama gidilebilir.

deniz için lefkada (porto katsiki) ve preveze. hatta civarlardaki parga ve yanya. sınırdan sonra lefkada 8 saat civarı tutar. türkiye'ye en uzak noktalarından birisi olduğu için de kendinizi çeşme'de gibi hissetmezsiniz. çünkü kavala, dedeağaç ve hatta halkidiki sahilleri de artık adalar gibi türk dolmaya başladı.

yunanistan +1,

ispanya ya da portekiz de olabilir italya yerine.

halkidi'ye gidip deniz tatili yapın. kavala'da balık yiyin.

selanik'te inanılmaz güzel bir mutfak deneyimi yaşanabilir,
selanik - halkidiki arası yollar muazzam, halkidiki'nin plajları effsane, haritadaki o 3 parmağın 2'si gezilebilir konumdaydı en son, oraların altını üstüne getirebilirsiniz.

Kefalonya?

Acilin Yunanci geldi.

araba ile bence Peloponesse'e dogru bir acilin.
- Kalamata, biz kac defa gittik hatirlamiyorum.
- Nafplio, guzel sevimli bir sehir.
- Lakonia. plajlar cok guzel, arabayla beach hopping yapmak icin musait. Limeni yazin google'a ve gorun. orda bi restoranda cok sahane kalamar yedi misafir gelen arkadasim. Monemvasia da ziyaret edilebilir gunu birlik.

biz hep araba kiralayip bu taraflara gidiyoruz, evimize de 2-3 saat uzaklikta olmasi artisi tabi. kayitli yer imlerimiz var, paylasayim diyecegim ama erkek arkadasim surekli guncelledigi icin cok cok fazla yer var. kafaniz karisabilir. ama yine de isterseniz ozelden paylasabilirim, sadece plaj vb degil tarihi yerler de var. soyle bir sey: imgur.com

Ayda 600-700 gr. yapıyor. Her gün 15-16 gr çekirdek ile tek porsiyon içiyorum ortalama.

Haftada 3 gün 200 ml filtre kahve, 2 gün 300 ml amerikano, 2 gün 600 ml amerikano.

250gr olan paketlerden haftada bir alıyorum 1 kilo yapıyor yani benim de, böyle düşününce bir garip geldi şimdi :D

hiç.

kahvenin tadının da kokusunun da abartıldığını düşünüyorum.

250 gramlık paketi her gün bir 250lik termos dolduracak kadar yapıyorum, 3 hafta kadar gidiyor.

çok mu bilmiyorum ama az değil :)

ben yazın ayda 200 gr civarı ama kışın yarım kg içiyorumdur.

2,5 kişi ayda 1 kilo tüketiyoruz. sizinki bir tık fazla gibi

Normal bence, ben de günde 1 double espresso bazlı kahve tüketiyorum. 2 haftada yaklaşık 250gr

gramaj olarak kestiremiyorum hep evde hazırlamadigim için ama ortalama günde 4 büyük kupa filtre kahve

Bana normal geldi sizin durum, fiziksel olarak kötü etkilemediği sürece çok da sorun olacağını düşünmüyorum ben, ama fazla olduğunu düşünüyorsanız bi doktora danışmakta test vs yaptırmakta fayda olacaktır.

Benim eski diyetisyenim azalt demişti bir süre önce o zamandan beri daha dikkatli olmaya çalışıyorum ama pek başarılı değilim bu konuda.

Her ay 1 kilo alıyorum aşağı yukarı maaşa bir hafta kala bitiyor o süreci de dışarıdan günlük bir büyük boy kahve alarak geçiriyorum. Bazen iki ya da üçe de çıkabiliyor bu tamamen o dönemki maddi durumuma bağlı olarak değişiyor.

Ben de üç aşağı beş yukarı o kadar tüketiyorum.

Günde 2 kupa. Yaklaşık 500 gr yapıyor aylık.

2 kisi ayda 2 kg kadar.

trastevere bölgesi var daha lokal, bohem bir bölge, bir şeyler içmek, müzik için gidebilirsiniz.

pastificio kesinlikle.

1 günü kesin Trastevere'de dolu dolu geçer.
diğer gün de meydanları gezerdim ben olsam, Navona ve İspanyol meydanı, haritada çıkan küçük küçük meydanlar, oturup bişeyler atıştırmalık için Navona'nın atmosferini çok severim, çiçek pazarı insanın içini açıyor yine o yakınlarda.

Cantina&Cucina diye bir restoranında dünyanın en iyi enginar kızartması ve mantarlı risotto'sunu yemiştim. Sıra vardır ama beklediğinize değer.

madonna piazza mı bir yer vardı, gençlerin akşamları marketten bira alıp takılma mekanı. bir akşam gidebilirsiniz, biz eğlenmiştik.

@ sir gawain; piazza Navona olabilir mi?
Değilse de Navona' ya gidin mutlaka.

Gülerek "Yok mu kızım başka şeyin?" falan derdim herhalde. Bir yandan da beyaz "elbise" değil sonuçta.

Elbise olsa başka bir arkadaşımın ayağı kayıp yanlışlıkla üstüne kırmızı şarap dökebilir. Bluz için oturup konuşmak daha doğru.

Bu gelinden başkası beyaz giymesin ritüeli abartılmıyor mu, neticede düğünde gelinin kim olduğu belli oluyor

freebird +1 hic bakmamistim ben evlenirken kim ne renk giymis diye. hatta su an bi dusundum hatirlamaya caliatim ama mumkunati yok kim ne giymisti diye hatirlamamin. gelinlik filan giymemis sonucta şık bir bluz giymis. umurumda bile olmaz benim.

ciddi ciddi uyarmam da, "başka bir şey bulamadın mı?" falan diye gülerek, esprili şekilde dile getiririm muhtemelen.
beyaz giymek hayati öneme sahip bir şey değil, yani aşırı önem verip bir olaya dönüştürmem ama biraz da görgüsüzlük yani açıkçası.

Çok zorunda değilse başka bir şey giymesini öneririm. +1 dreamnesiac örneğindeki gibi esprili şekilde derdim.

Arkadaşı olduğunuz için sık sık dans pistinde, etrafta olacaksınız. Sadece masada otursaydınız çok fazla problem olmazdı. Bence yol yakınken başka bir şey giymeyi düşünebilirsiniz.

Benim arkadaşım nikah sonrası eğlencesine beyaz ceketle gelmişti, sonra "aaaaa ben naptım hiç düşünmedim" diye özür dilemeye başladı, "deli misin ne var ceketinde, saçmalama" diye tepki verdim ve çok samimiydim. Beyaz bluz giymekte hiç takılacak bir şey yok bence. Ha ama siz gelin değil de arkadaşıysanız, gelinin sağı solu belli olmaz diye yine başka bir şey giyin ya da renkli fulardı, kolyeydi bi şeyle renk katın.

Hadi beyaz elbiseyi anladik da beyaz bluza da mi olay cikiyor artik.

Damat kravatla takilirken cillop gibi smokin giyen tonla adam geliyor ben daha sikinti ciktigini gormedim. Gelini de karistirmazlar bence.

@sevilen türkücü, gelin olan benim :)

Benim açımdan sorun olmasa bile düğüne katılan çoğu insana gereksiz yere dedikodu malzemesi vermiş olacak. "Arkadaşının düğününde beyaz bluz giymiş birde nikah şahidi" diye baya göze batacak. Açıkçası bu detaya dikkat etmesini beklediğim için hoşlanmazdım bu durumdan. Nikah şahidi olmasa sorun değil, düğüne gelen sıradan bir davetlinin üstüne kimse bakmaz ama nikah şahidi olacak yakın birinden insan incelik bekliyor.

Siz giyeceksiniz de bize danışıyorsunuz zannettim :) bence diyebilirsiniz sıkıntı olmamalı.

Tam olarak benzer bir durum olmasa da, saçları gelinle benzer olmasın diye saç modelini değiştirmesini yakın arkadaşına söyleyenler oluyor. Ama yine esprili ve cana yakın bir şekilde söylenmeli.

o değil de nikah şahidi olacak kadar yakın ve bir elbise giyemiyor mu? bu daha önemli bence:)

bir şey demem ama içten içe kırılırım gibi. çünkü ben önem vermişim, gel şahidim ol demişim. o da hem bluz hem de beyaz giyiyor. ilginç valla.

Hayat böyle öğretilmiş, ezberletilmiş, çıkış noktası suni/kurgu bir mana taşıyan şeylere kafa yormak, takmak vb için çok kısa. Dikkatimi dahi çekmez, çekmedi. Dolayısıyla söyleyecek bir şey de olmaz ortada.

Uyar elbette. Benim arkadaş üzerinde çiçek olan elbise bile giydirmemişti bana gelinlikte de çiçek varmış diye
Hatta saçı makyajı bile abartmamak lazım gelini gölgelememek için

ilk önce esprili bir dille uyarır, devamında üzerine bir şey dökerdim.

Esprili bir şekilde uyarmaya çalıştım siz söyledikten sonra ama anlamadı sanırım :) yarın olacak düğünüm. Benim için hiç sorun değil ama ailelerin akrabaların laf edeceğini düşünüyorum.

Beyaz bluz sorun değil, Allahaşkına, beyaz elbise değil sonuçta. Abartmayın, abartılmasına (konu-komşu-akraba) net bir biçimde karşı çıkın.

ablam benim nikahımda beyaz kısa bi elbise giymişti, çok da ısrar etmiştim giymesi için. böyle şeylere takılmıyorum gelinin kim olduğu belli sonuçta.

Yıl olmuş 22 hala nelere takılıyorsunuz. Bırakın milletin ne diyeceğini. Belli ki şahit kadar yaptığınıza göre en yakın arkadaşınız, biri ona laf edecek olacak ağzının payını veririm.

tebrikler oncelikle, boyle seylere takilmayin birakin giysin, cok gereksiz bir ayrinti bu. hatta ozguvensizlik gibi biraz "beni golgeleyecek" dusuncesi. baska derdiniz mi yok :) ayrica kim ne konusursa da konussun. benim nikah sahidi yaptigim yakin arkadasima biri laf etmeye kalkisirsa ters cevap alir benden.

Altına ne giymiş? O da beyaz değilse no problem. Ya da üzerine farklı renkli ince şal, fular vesaire ile renk katabilir.

uyarmam ama baska nikah sahidi bulurum.

Surp Pirgiç vakıf hastanesiydi sanırım adı, çok meşhur bir cildiyeci var ama randevusu aylar sonra olabilir. Adını hemen bulursunuz bu kelimelerle google'da.

Birazdan herkes ermeni hastanesindeki sarkisi önerecek.surp pırgiç hastanesi

Memorial bahçelievler gökhan okan

Yeditepe Hastanesi Özlem Akın. Surp Pırgiç'tekilerin geçiremediği egzamama tek çözümü bu kadın halletti.

Şikayetinizi söylerseniz ona uygun bir isim önermeye çalışırım.

kitabı elime aldıktan 20 dk sonra uyuyorum max. başucuna kitap koy ve zorla kendini okumak için.

Uyumadan önce BBC, CNN okurum. Sonra Youtube. Yeter deyip telefonu bıraktıktan sonra 20 dakika falan sürüyordur. Biraz gözleri yormak iyi gelebilir. Müzik de olabilir. Bir de yatak, oda rahatsız edici olmayacak. Yastık çok önemli. Bunları bir değerlendirin.

bir şeyler izleyerek uyumanızı gönül rahatlığıyla öneremeyeceğim çünkü sağlıksız olduğunu iddia eden birçok çalışma mevcut ama ben hep bir şeyler izleyerek uyuyorum, o da yaklaşık 25-30 dakika alıyor yatağa geçtikten sonra. izlediğim içeriğin soft içerik olmasına dikkat ediyorum, aşırı merak edeceğim veya gerilimli bir şey seçmiyorum. genelde çizgi film veya belgesel izleyerek çok rahat uyuyorum. ertesi gün izlediğim bölümün 20. dakikasına geri sararak epey çizgi film bitirdim :)

bir saat. 5 dk saga dönerek yatarim, sonra 5 dk sola. sonra bir daha saga, bir daha sola vs... en sonunda bir ara uyuyakaliyorum iste.

5 dakika. her sabah 6'da kalkan moruğum. gün içi uyuklama ihtiyacı oluyor ama.
gençlikte kıpır kıpır oluyor insan hele bir de kafada dolaşan aşk meşk iş güç mevzuları varsa daha da zor.

duş ve kitap okuma iyi geliyor. ekrana bakmak ters etki yapabiliyor.
bir de nefes tekniği vardı onu uygulayabilirsiniz.
onedio.com

5 dakika sonra uyurum genelde. ama kafaya bişeyler takmışsam sabaha kadar bile uyuyamıyorum. en güzeli gamsız hayat...

hissediliri bir kaç dakika olup, takribi 2-3 dakika (watch uyku takip uygulaması öyle diyor)

yastığa kafamı koymam yeterli. Uyumak için ek bir uğraş ya da ritüele gerek duymuyorum.

2 dakika falan sürüyor. bazen yatağa kafamı koyduğum gibi uyuduğum da oluyor. sabahları da zınk diye kalkarım yataktan. kendimi bildim bileli böyle. androidim sanırım.

Uykum geldiginde kafami yastiga koyuyorum ve eger cok sacma bir donemde degilsem asagi yukari ayni saatlerde uyuyup uyanirim. Uyumam 1 dakika suruyor mu ondan bile emin degilim saniyelerle ifade edilebilir belki...


eger tamamen bekar hayatina baglamissam birseyler izlerken uyuyabiliyorum, 10-15 dakika suruyor ama cok saglikli oldugunu dusunmuyorum


genelde rahat uyuyorum yani, ama sabaha kadar uyuyamadigim cok stresli borkac gece hatirliyorum, uzun hayat yolunda normal...

5 dk. Açıkçası ne tavsiye vereceğimi bilemedim.

Gün içindeki yorgunluğa ve aktiviteye bağlı olarak değişiyor. Spor yaptığım günler ya da alkol aldığım günler çok kolay uyuyorum ama stres sebebiyle uyuyamıyorsam uyku için meditasyon sesi açıyorum, 10. dakkasına kalmadan uyumuş oluyorum.

spor yaptığım günler 5-15 dk. stresli olduğum günler bir kaç saat.

oda serin olmalı. yazın klimayla odayı 25 dereceye getirip öyle yatıyorum.
öncesinde odayı havalandırmak lazım. bir de karanlık olmalı. tavandan yere inen motorlu perdelerim var. zifiri karanlık oluyor.

ortalama 6-7 dakika, sleep cycle ile ölçebilirsin.

Suadiye civarı olabilir

sorunun cevabı suadiye. diğer sorunun cevabı da nasıl bir yerde oturmak istediğinize göre değişir fakat yürüme mesafesindeki seçenekler çok fazla. ranchero, house cafe, town house, brasserie noir, kirpi ilk aklıma gelenler.

süreyya plajı durağını öneririm . indiğiniz yer açık bir avm gibi kitapçılar cafeler zincir mağazalar herşey var. üstelik deniz kenarında.birşeyler yer kahve içer deniz kenarında yürüyüş yapabilirsiniz.
ben suadiye tarafında oturuyorum.aşırı kalabalık buralar oturacak boş cafe bulmak çok sıkıntılı.üstelik cuma akşamı.

Feneryolu durağı Bağdat caddesine çok yakın. Oradan 5-10 dakikalık yürüme mesafesinde Draft var. Tavsiye ederim.

bostancı durağında maziden var, rakı - kebaplı bir şeyler olacaksa ben de burayı öneririm.

bostancı ile feneryolu arasındaki tüm durakların etrafında güzel mekanlar vardır.

süreyaplajı +1 alkol almak isterseniz kısa bir yürüyüşün ardından beşçeşmelere de çıkabilirsiniz.

bazi kediler oyle oluyor.
balkonun iceri acilan kismini kapasan guvenli olur mu kilidi nasil? yani evine hirsiz girmemesi acisindan guvenli olur diyorsan balkon camini acik biraksan eve gelmek istedigi anlarda balkonda yasasa sen gelene kadar? ya da yan komsu varsa o goz kulak olmaz mi. ilk duyuruyu okumadan yazdim.

@Kittie

Benim balkon aslında açık, camekanlı değil yani, sadece kafes gibi demirlikler var. Onların arasından aşağı atlıyor ama geri yukarı atlayabileceği gibi değil sanki. En azından eve oradan girmeyi hiç denemedi.

Balkondan girebileceği bir çözüm düşünemez misiniz? Az katlı basamak vb. gibi. insan giremiyor diye varsayıyorum tabi kafes gibi dediğiniz yerden.

@amelie poulain

Normal cam demiri gibi düşünün, onun balkonun etrafına yapılmış olanı. Balkondan eve girmesi için balkon kapısını açık bırakmam gerekir, onu da güvenlikten dolayı yapmak istemiyorum.

simdi kedi balkon demirinden suzulup disari atliyor. yani balkonun demiri yeterli acikligi sagliyor. kumes agi gibi kucuk gozlu bi kafes tipi degil o zaman demirler. normal cumbali ev demiri.

iste disaridan destek yap kedi o destegin ustune tirmanip balkon demirine ulassin? amelie de sanirim onu demek istemis.

balkonun odaya acilan kapisini ise kapali tut. ki o tip demirden zaten balkonuna hirsiz giremez.

ama ben anlamadim herhalde.

alternatif olarak bahceye bi kulube ayarlasan. mamasini da birilerine tembihlesen. donunce kulubeyi atarim dersin. apartman kizmazsa oyle yap.

@Kittie yok doğru anladınız. Ben balkondan gelip eve girmesi için kapının açık kalması gerek diye o şekilde yazdım, yoksa dediğiniz gibi aynen.

Bizim burada çok kedi var. Ben camın önüne mama bırakıyorum ve gözümün aşina olduğu en az 6-7 kedi vardır benimkinin dışında. Camlarımdan birinde de minderli bir yer yaptım arada orada takılan kediler de oluyor. Her sokak kedi kaynıyor zaten. Kulübe ayarlasam ona yedirmezler valla. Onlar için birine tazelemesi için mama bırakacağım.

Bir seferinde 8 gün yok olmuştu ama gelmişti sonra ama bir korkum da birkaç gün beni bulamazsa bir daha hiç gelmezse diye.

Peki balkon kapısına kedi kapısı yaptırmak bir çözüm olabilir miydi acaba? Tabi zamanlaması uzun mu sürer onu bilemiyorum.

www.oguzyenihayat.com

uygulama degil ama basarili

ontrailstore.com

şöyle bir şey yapıldı geçenlerde.

www.suzionline.com

öncelikle ikisini de kısırlaştırmanız lazım.
aşılarını yaptırdıktan sonra yeni kediyi eve getirip bir süre (1-2 hafta bile olabilir) izole etmelisiniz.

yani evin farklı yerlerinde yaşamalılar bir süre.
bu şekilde onlar koku yoluyla iletişim kurup neresi kimin alanı falan gibi şeyleri çözerler.
evdeki kedinin alanı kısıtlanmamalı, yeni gelen kısıtlı alana gelmeli.

huylarına göre çok değişebilir ortam ama karşı cins olmaları biraz flört yaşanmasına, dişinin erkeği dövmesine falan neden olabilir.
bunlar normal şeyler.

izole etme sürecinden sonra sizin gözünüzün önündeyken belirli süreler boyunca yeni kediyi açıp evi dolaşmasına izin verebilirsiniz.
hemen açıp eve salmayın.

eğer taraflardan biri daha itaatkar değilse, yeni tanıştıklarında biraz kavga gürültü, pati atma gibi şeyler olabilir.
birkaç ay boyunca şimdiki kediniz her zaman öncelikli olmalı.
önce ona mama verilmeli, o daha çok kucakta kalmalı, daha çok sevilmeli vb.
yani hiyerarşik bir düzeniniz olmalı bir süre boyunca.
ev onun evi çünkü.
bu hissi kaybederse karakter yapısına göre hırçınlaşabilir ya da depresifleşebilir.

ikinci kediyi alıştırma sürecinde sosyal aktiviteler yapın.
birlikte konserve mama yesinler yan yana.
olta şeklindeki oyuncaklarla birlikte oyun oynasınlar.
orada biraz size iş düşüyor ama kendi düzenlerini kendileri kurarlar.

iki tarafın da tırnaklarını mutlaka kesin.
kavga ederlerse çok ciddi bir şey olmadıkça müdahale etmeyin.
anlaşmaları için arada bir kavga gürültü, hırlamalar, tıslamalar olması gerekiyor, onların doğası için bu normal.

ikisi de yumuşak huyluysa bunlar hiç olmayabilir de tabii.

ayrıca evde yeriniz varsa yeni kediyle birlikte bir kum kabı daha olması daha sağlıklı olur.

iki tane olmaları orta-uzun vadede ikisi için de çok daha iyi zaten.
güle güle büyütün.

Narkoz olmadan kestirin kestircekseniz.

Biz kendi kedimizi sinbonun traş makinesi ile evde balkonda traş ediyorduk yazları. Kilolu ve bol tüylü bir kedi, çok memnun oluyordu. Başta iki üç seferde hepsi biterken babam bir süre sonra tek seferde traş etmeye başladı.

Veterinerler çoğunlukla sedasyon ile kesiyor, benim içime sinmezdi. Şimdi kendi kedimi ise bir kez yine kestik hiç memnun olmadı, bir daha yapmadık, tarayarak idare ediyoruz.

Ne kadar sürede tekrar uzuyor acaba?

Abi kedinin kılı tüyü onun izolasyon malzemesi kışın sıcak tutar yazın serin, bu sıcaklarda kedinin tüyünü kestiğinde sıcağa maruz bırakmış oluyorsun o da haliyle kediyi mutsuz edecektir, ben o nedenle önermem böyle bir olayı. 35 derece sıcakta klimanın bozulduğunu farz et onun gibi bir şey.

biz iran kedimizin tuylerini bri kere kestirdik hayvan o kadar korktu ki, altina isedi korkudan. Inanilmaz pisman oldum kestirdigime, bir daha da asla kestirmedim. Veteriner kalp krizi gecirebilirdi dedi. Yani urkek fln kedlyse sakin kestiemeyin. Bence genel olarak kestirmeyin, sabah aksam tarayin. Kestirseniz yine tuy dokecek ve tek farki siz gozunuzle gormeyeceksiniz.

narkoz olmasin+1
kedinizin huyuna da bagli biraz.
eger cok asiri urkek bir hayvansa cok zor olur, travma gecirir o sesten, insanlardan. ama eger rahat bir kediniz varsda cok da sorun olmuyor. ben kestiriyordum. simdi de kendimiz kesiyoruz. dura dura oynaya oynaya bitiyor. kirpik oluyor biraz ama olur o kadar.
goturdugunuz yer de cok onemli. Istanbul bostancida snoopy'e gotururdum ben, kesilirken de mutlaka yaninda oluyordum kedimin. Snoopy'den cok memnundum, tasininca kendimiz kesmeye basladik.

kesinlikle kedi eger bir saglik sorunu yoksa tras ettirilmemeli. hem yukarida dendigi gibi vucut isilarini ayarlayamazlar, hem de psikolojikeri bozulur. ancak tuy dokulmesini azaltabilirsiniz. oncelikle kaliteli mama tuketmeleri gerekiyor, benim kedim de bu sekilde uzun tuylu ancak cok cok az tuy dokuyor, sadece veterinerde satilan baska bir mama markasina gecince durdu dokmesi. ek olarak kedinizi her gun normal bir tarakla, haftada bir de furminator dedigimiz olu tuyleri alan jiletli bir tarakla taramalisiniz, bu tuy sagligi icin onemli (furminator orijinal olursa daha iyi, celigin kalitesi onemli ve cok kullanmamaya dikkat etmelisiniz, kepek veya egzama gibi sorunlar yaratabilir). duzenli tarama ile de tuy dokumu oldukca azalacaktir. kedi taratmiyorsa yavas yavas odul mamasi vs ile alistirabilirziniz, once sevdigi yerleri tarayarak baslayabilirsiniz. bir de kedinizin yuttugu tuyler yuzunden hasta olmamasi icin duzenli olarak malt kullanmalisiniz, bu konu disi ancak bagirsak tikanikliklari vs sebebiyle cok fazla kedi operasyon geciriyor. ozellikle bizimkiler gibi uzun tuylu kedilerde bir ihtiyaca donusuyor malt, disaridaki kediler cim yiyerek bu tuyleri kusabiliyor ama ev kedileri icin gerekli bir takviye.
inanin bu sekilde trasa gerek bile kalmayacaktir, elbette mevsim gecislerinde cogalacak ancak eger probleminiz devam ederse vet hekiminizle gorusup somon yagi vs gibi takviye baslatabilirsiniz. :)

Biz tüy sağlığı problemleri sebebiyle veteriner tavsiyesiyle tedavi amaçlı bir kez traş ettirdik. Okuduklarımın aksine bizim kedimiz korkmadı, morali bozulmadı, herhangi bi depresyon yaşamadı. Ama çevremdeki kediler dahil bunu yaşamayan tek kediydi, sağlık amaçlı olmasa asla cesaret edemezdim.

mamasını değiştirip virbac kullanmaya başladık. bol bol tarayıp malt ve tüy sağlığı için vitamin hapı içiriyorum. Bu şekilde hem tüylerinde gözle görülür bir fark var hem de tüyler havada uçuşmuyor. Traş son çare olabilir ancak ara mevsimde yaptırmanızı tavsiye ederim. Kışın çok üşüyorlar yazın da sıcağa maruz kalacak fazlasıyla.

Toplamda 3 ay gibi bir sürede eski haline dönebildi tüylerinin uzunluğu.

Rezervasyonlari eklemek faydali oluyor. Cikacak sure biraz sans isi sanirim :( direkt o seyahat suresinde de vize verebilirler.

soruyu genişletmek için: ağustos'ta selanik, aralıkta atina rezervasyonu gösterilse yardımı olur mu yoksa o zaman yine başvur mu denir?
kimse bilemez tabii şans.

kışın başka ülkeye yapacağın ziyareti yazma. sıkıntı ediyorlar. diyor benim vize danışmanım. ben de yazmadım mesela yunan'a başvuru yaparken.

yunana ne kadar gireceksen hepsini yaz. dilekçende belirt ve ona göre uzun süreli ve çoklu giriş vize talep ediyorum de.

en azından o iki yunan ziyaretini vizede garantilersin. tabi başka engelin yoksa.

6 ay veriyorlar bu ara.

yunanistan'ın uzun süreli vize verdiğine hiç şahit olmadım. Bana bir de tek giriş 60 günlük vermişti uyuz oluyorum hepsine :)

Öncelikle bir doktora gidin derim bir yerinizi kötü vurduysanız. Ama korkudan, tansiyondan, şekerden olabilir anlattıklarınız o an düşmenin etkisiyle.

acil doktora gidin, derhal.

geçmiş olsun.

Acıya bağlı olarak tansiyonunuz düşmüş sanırım, bana sık sık böyle oluyor bir yerim aşırı ağrıdığı veya acıdığı zaman. Genel olarak düşük tansiyonlu biriyim.

bir doktora gitmenizde fayda var yinede. kulak icerisindeki kristaller de yerinden oynamis olabilir, ani kalkislarda (yataktan mesela) bas donmesi mide bulanmasi yasarsaniz bu olasilik da aklinizda olsun

Polonya’yı bilmiyorum ama Bologna’ya bir gün yetmez ziyadesiyle büyük bir şehir. Salaborsa,, Piazza Maggiore, Due Torri buralar hep birbirine yakın. Buna ek olarak yalancı Venedik ve Lamborghini müzesi var gezmeniz için. Hava almak isterseniz Giardini Margherita’ya da uğrayın derim. Hafta sonu olsaydı parti de olurdu. Bologna’yı bitiremeyeceğiniz için yakın şehir önermiyorum ama önerecek olsaydım bu şehir Verona olurdu.

Polonya planı çok gerçekçi gelmedi bana. Çok acele, stresli bir plan bence. Vardığınız gün tekrar uçuş var, şöyle bir görüp çıkmak gibi. Krakow yarım gün?! Görmek için gitmek olmuş bu. Çok sıkışık bir plan. İtalya planı da benzer sıkışıklıkta. Yerinizde olsam aynı ülkede 2 maksimum 3 şehir gezerim 4 günde. Ya da krakow -> italya’da bir şehir. Sizin yaptığınız planların keyifli olma ihtimali yok gibi geldi bana.

abi skor peşinde koşup gece bardaki tüm hatunlara yazmak gibi bi' seyahat planı olmuş.
Sabah şehre inip akşam uçmak nedir ateş almaya mı geldin:)

Havaalanında geçireceğiniz bir tatil planı olmuş gibi geldi bana. Yani en basitinden rötar yerseniz ne olacak? Bence ya Polonya ya da İtalya'yı seçerek bir ülkede tatil yapın. Mesela Krakow'a ayırdığınız yarım güne değmez o kadar yol gitmek. Krakow güzel bir şehir, daha fazla zamanı hak ediyor bence. Saydığınız diğer şehirlere gitme fırsatım olmadı ama Polonya'da görülecek güzel yerler var, mesela Varşova, Wroclaw, Torun, Poznan gibi.

ben de arkadaşlara katılıyorum. tatilin çoğunluğu yol ve havaalanında geçecek. sırf gittim demek için gitmiş olursun.

@herkes, arkadaşlar çok sıkışık bir plan evet ben de öyle düşünüyorum. Ama bunu özellikle yarım gün dediklerim için düşünüyorum. 1 günü az bulanlarınız olmuş ama gideceğim şehirler zaten epey küçük. Yani bol bol vakit ayırsam da 1.5 günden fazla ayrılmaz bence bunlara. Paris, Roma, Barcelona gibi şehirler değil sonuçta. Avrupa'da birçok yere gittim gerçekten bazı yerlere 1 gün hayli hayli yetiyor.
Böyle bakınca "çok sıkışık görünüyor"dan öte o şehirlerde bulunup tecrübe edenlerin yorumlarını görmek isterim daha çok.

" Avrupa'da birçok yere gittim gerçekten bazı yerlere 1 gün hayli hayli yetiyor."
Bence fark burda yatıyor. Ben gittiğim şehirde an az 2-3 saat lokallerin olduğu bi' mekanda oturup yiiyp içmzsem olmaz ( ki en az yarım gün yaptım bunu hep bugüne kadar ) Yani turistik yerlerden ziyade lokal yeme içme yerleri çekiyor beni.
Ben barda 4. birayı söyleyip etrafı izlerken siz dönüş yoluna geçiyorsunuz :)

Bolonya'da 1 gün 1 gece geçirip ertesi gün başka şehre geçmiştim. Şimdiki aklım ve tecrübem olsa Bolonya'ya dolu dolu 2 gün ayırırdım. Yeme-içme kısmına bile doyulmuyor şehirde.

Ben bu planı Bolonya ve çevresini (mesela Verona. 1saat 45 dklık bi yol) gezecek şekilde revize eder Polonya'ya hiç bulaşmazdım sanırım.

bolognadan çok şey beklemeyin bence ya, yaşaması falan güzel de turistik değil. tam bir gün yeterli olur.

bari gitmedim ama lecce civarı çok güzel yerler var. oralara daha çok zaman ayrılabilir.

bolognaya yakın rimini var. yanı başında da san marino var, turistik şatodan ibaret şehir eğlenceli olabilir. rimini deniz şehri. gece hayatı da güzel.

italya içi uçak seyahati yerine tren ya da araç kiralama opsiyonu düşünebilirsiniz.

Normal duvar boyası akar, kontrol edemezsin fakat akrilik boya iş görür

Yeteneğin yoksa bir projeksiyon aletiyle bilgisayarından istediğin objeyi duvara yansıtır önce hafif çizgilerle hatları belirlersin kurşun kalemle sonra da boyarsın

folyo baskı yaptırabilirsin

instagram.com

www.instagram.com

Zamanında yağlı pastelle yapmıştım. Baya da durdu, sonra kendim sıkılıp sildim, ama tam çıkmadı, üstünden boyadım.

Bildiğin ilkokulda kullandığımız yağlı pastellerden bahsediyorum. Kuru pastel olmaz, kara tahtaya resim yapmış gibi olur, birşey sürtündüğünde silinir.

Onun dışında fırçayla ıslak boya kullanarak yapmak istiyorsan işler baya bir detaylanır, fresk yapman gerekir ki kuruma aşamasında küf yapmasın.

Ya da şablonlar kullanarak sprey boya da yapabilirsin, o da tutar pekala. Ama zordur.

En iyisi pastel. İyi bir marka olacak ama, dandik birşey alma.

roma en az 3 gün, floransa en az 2 gün. (floransa mükemmel bi' yer bu arada, imkanı olan 1 hafta kalsın derim ben)

ne kadar muze ve sehir disi gezmek istediginize gore degisir. bayramda oralardaydik, 3'er gece kaldik iki sehirde de. cok az muze gezdik. floransa'ya 3 gece fazla geldi biraz o yuzden. pisa'ya da gittik floransa'da kalirken. ama o kadar kalmamiz daha cok yemek yiyebilmemizi sagladi orada, o acidan iyi geldi yine 3 gece. floransa'da yemekler daha guzel geldi bana roma'ya gore, ama gittigimiz yerlerle alakali olabilir. roma icin 3 gece iyi bence. colesseum'a, palatine hill'e ve vatikan'a gittik, birkac kilise gezdik. sehir zaten acik hava muzesi.

bence roma min 3-4 gün floransa 2 gün + 1 gün de günübirlik pisaya gidip gelinebilir.

Romada zaten vatikan ve colesseum tek başlarına 1'er gününü alıyor. Kalan 2 günde de diğer yerleri gezersiniz.

Ben Floransa'yı çok seviyorum ama amaç gezmek görmek deneyimse, Floransa'ya gitmeden gideceğiniz müzeleri belirleyin ve biletlerinizi alın. Eğer müzeye gitmezseniz Floransa'da tek gece konaklama yeter. Müze planınız varsa ona göre gün sayısını artırın.

Lezzet konularına gireyim:
Öğle yemeği olarak: All Antico Vinaio
Akşam yemeği olarak: Pizzeria Giovanni Santarpia

Roma 3 gün kesin. Turistik spotlar malum onun dışındaki önerilerim:
Orada da gurme işleri:
Cioccolata e Vino - çikolata kabında shotlar - çok eğlenceliydi
Dar Poeta - pizzacı
Trastevere civarını da gezin mutlaka.


Schengen konusu, eskiden gurbetçilerin az olduğu İtalya, İspanya vs sallamıyordu (Hollanda Belçika belaydı) ama covid sonrası işler değişmiş olabilir. En son gittiğimde İtalya'da yükselen bir EU -non EU kayırması söz konusuydu. O nedenle sorun olmaz diyemem.

2. soru için dışişlerinin böyle bir yayını var. daha öncesinde de bir arkadaşım almanya dan deporte olmuştu ama problem yaşamadan giren de duymuştum. içinizi karartmak istemezdim :)

www.mfa.gov.tr:~:text=Schengen%20vize%20rejimi%20y%C3%B6netmeli%C4%9Fi%20gere%C4%9Fi,Schengen%20%C3%BClkelerine%20seyahat%20etmek%20m%C3%BCmk%C3%BCnd%C3%BCr.

İtalya'nın Alman vizesine sorun çıkaracağını sanmıyorum ama plan değişikliği oldu burdan sonra oraya geçeceğim deyip geçiştirilebilir.

Floransa'da Uffizi Galerisi görülmeli bence mutlaka, çok müzesever biri olmayarak bunu söyleyebilirim. Bu tam gününüzü alacaktır o sebeple bence 3 gün ideal. Ama Roma'ya 3-4-5 gün de verseniz yine mutlaka yapacak bir şey, yenilecek bir şey, keyfi çıkarılacak tonlarca şey bulabilirsiniz. Ucu çok açık.

Vizeyi iş için Almanya'ya gitmem gerektiğinden almıştım ama daha sonra covid nedeniyle iptal oldu. Bir daha da öyle bir gereklilik doğmadığı için gitmedim Almanya'ya. Bir günlüğüne Almanya'ya git sonra oradan İtalya'ya geç diye tavsiye verenler oldu ama öyle de yolculuk masrafı anlamsızca artmış olacak. Ama sanırım girişte problem olup olmayacağından emin olmanın bir yolu yok.

2020 martinda aldigim seyleri kenara birakip 1-2 saat sonra kullaniyordum, nisandan itibaren boyle aksiyonlara girmedim, ilk covid olusum mart 2022'de partnerim sayesinde oldu.

ilk aşıyı olana dek dışarıdan gelen her şeyi, cep telefonum dahil, kolonya ile temizliyordum.

koronadan önce böyle alışkanlıklarım vardı antibakteriyel spreyler iş yerinde veya ev tuvaletlerinde vs. covid başlangıç 2 max 3 ay böyle dezenfekte işleriyle ilgilendim sonra tiksinti geldi. yeterince anksiyetemiz yokmuş yeterince obsesif değilmişiz gibi bunu aşıladılar. saldım gitti. çok tozlu şeyleri silebilirim. iş yerinde de "mouse" gibi bir şeyimiz var ortak kullandığımız. mesaiyi devralınca bazen siliyorum el sıcaklığı geçiyo ona epeyi kkdgjkjlf

Ben onu sadece mart-nisan 2020 döneminde yaptım, sonrasında sacmaliginin farkına varıp bıraktım.

Covid geçirdim ama Nisan 2021'de ve birebir yakın temasliyken. Eşim hiç geçirmedi.

El dezenfektanini çantamdan eksik etmezdim, hala etmiyorum. Telefonumu da gün içinde silmeye devam ediyorum ara aram

bir ara yaptim. sabunlu suyla yikardim her seyi. market alisverisi tam bi kabustu bu yuzden. peak zamanlarinda yaptim ama. birakali cok oldu. simdi de bi suya tutuyorum yalandan ama ben bu suya tutma isini covid oncesinde de yapardim. virus icin ozel yaptigim bir sey degil yani toz moz varsa gitsin diye daha cok

Var. Benim hanım.
Sirke en çok kullandığımız ürün oldu aylardır.

Hiç yapmadım. Pandeminin en yoğun zamanında bile WHO tarafından önerilen bir şey değildi.

Hiç yapmadım, nereden böyle bir alışkanlık çıktı onu da anlayamıyorum açıkçası. Bizim bi arkadaş pişmiş çorba tabağına bile fısfısla dezenfektan sıkıyordu bi ara, kim önerdi nereden çıktı hiç belli değil. 2022 martta covid oldum ben de bu şekilde.

Var.

Hemen herşeyi yıkıyorum ve bunun anksiyetyeden ziyade iyi bir alışkanlık olduğunu düşünüyorum çünkü yaşanılan süreçte daha önceleri dışarıdan ev geltirip hoyratça masaya buzdolabına vs koyulan şeylerin aslında ne kadar tozlu, kirli ya da pis olduğunu defalarca gözlemledim ve hala da karşılaşıyorum.
Kendi kendime çoğu zaman eskiden ne kadar rahatmışız temiz-pis ayrımı bile yapamıyormuşuz da dediğim oluyor.

Hiç yapmadım, dezenfaktan da cildime iyi gelmediğinden çok nadir kullandım. Ara sıra kolonya kullanıyorum ama aldığım ürünlerle ilgili normalden başka bir şey yapmadım yapmıyorum.


Hala covid olmadım. - nazarboncuğu -

Hala devam
Sanırım pis bi marketten gelen ürünü temizlemeden artık asla rafıma dolabıma koymam

8

Aktif kullandığım 4 5 falan.

3

2

3

1
İşle beraber 2

2

bir hotmail bir gmail.

iş maili ile 6.
aktif olarak kulandığım ise 1
diğeleri cloud vs.. için.

4-5 tane var.
Keşke bir yolu yöntemi olsa da hepsini tek tuşla birine bağlayabilsem.

İş için 2, kişisel 3.
1 tanesi ilk açtığım mail, 16 sene olmuştur, hala kullanıyorum.
Diğeri soyad.ad ama yandexmail çünkü diğerlerinde alınmıştı ergenlik mailini kullanmayacağımı fark ettiğimde.
Öbürü de gmail, Google servisleri için.

5

40-50 tane vardır ya ama hiçbirini hatırlamıyorum. 1 iş ve 1 kişiseli aktif kullanıyorum.

2

2

4
önemli hesaplarım için 1
çok önemli olmayan üyelikler vs için 1
çerçöp üyelikler için kullandığım 1
iş için 1

aktif 1
yedek 3

1 iş, 2 kişisel olmak üzere 3 tane.

2

O camın yansımaması için polarize filtre kullanmalısın. Gerçi cep telefonu ile demişsin, kamera önüne bir polarize gözlük camı vs koyup çekebilirsin, flaş sağlıklı olmaz bence. İyi satışlar

Flaş değil, çok yönden gelen ışık lazım. Küçük ürünse halka ışıklar iş görür, büyükse çift yönden ışık kaynağı lazım. Kendinden ışıklı boxlar da var ama dandik olmasın.

Sadece fotoğraf çekerken çerçeve camını çıkararak da çekebilirsiniz. Camdan kaynaklı yansıma olmadan ürünü daha iyi gösterebilir, yani biz sektör içinde böyle yapıyoruz en azından :)

Bu fotoğrafçı yurtdışında yaşıyor ve soru cevaplıyor, özel videoda yapıyor sormak istediklerin hakkında.
youtu.be

selamlar sorunuza net cevap degil ama bazi oneriler:
1- nikah tarihi vs yer gun ayarlamaniz lazim en kisa surede. vurda cevap olmasa da kendiniz kovalayin
2-onerim==>> pendik yunus emre kultur merkezi kokteylli nikah. ben evlenecektim bizzat kendi icime sinen en iyi optionim olmustu. evlenmedim o ayri(thank god). hizmeti guzel. fiyatini ogrenirsiniz. istanbul yazdiginiz icin muhtemelen avrupa yakasindasiniz ama ben bildigim yerden onerimi yaptim. aaa unutmadan! bahcedeki kokteyl nikah icin eylul sonu son tarih. ekimde yapmiyorlar belki bu size uymaz :/

Hidiv kasrı
Arkadaşım evlendi 4 sene önce ben ki düğünlerden nefret ederim rüya gibiydi.

Yer tavsiyesi veremeyecegim sadece uyarı yapmaya geldim; biz 1 Ekim 2021'de evlendik. Kır düğünü, akşam saatinde oldu. Geçen senelerdeki fotoğraflara bakıp 'hava zaten soğuk olmaz' diye düşündük.

Düğünün olacağı hafta 3-4 gün hava aşırı sıcaktı. Bir gun önce soğuk başladı; düğün günü sabahtan akşama kadar yağmur yagdi. Düğün başlayana kadar yağmur durmazsa ne olacak diye düşünmekten hazırlık kısımlarını hatırlamıyorum bile. Düğün saatinde yağmur durdu ama hava aşırı soğuktu. Tüm davetliler ısınmak için içmek ve oynamak zorunda kaldı. Sonrasında çok eğlendik ama öncesi bir cileydi bizim için. Ki bu sebepten gelemeyen çok kişi de oldu.


O yüzden Ekim ayında yapacaksaniz size önerim mutlaka kapalı alan opsiyonu olan bir yer tercih edin. O mevsimde havanin durumu istanbul'da hiç belli olmuyor. Bizimkinde büyük şemsiyeler dışında bir koruma yoktu maalesef.

Maya life polonezkoy

Boğaziçi Üniversitesi’nin içinde bir yer var, Bir şey Lounge, bi bakın isterseniz.

Herkese çok teşekkür ederim. Önerilerinizi dikkate alacağım. İlave öneriler gelirse de müteşekkir olurum.

Hünkar Suyu Kasrı, orman içinde, çok tatlı oluyor.

polonezköy aktivitem park. orada geçen yaz orada evlendik tam f/p mekanıydı bizim için

kır düğünü için yanlış tarih.

@zgrydn 24 Eylül de olabilir duruma göre. Üstü açılır kapanır birkaç mekan var. Büyük bi aksilik olmazsa Eylül sonu Ekim başı ciddi bir soğuk veya yağmur olmaz diye umuyorum.

Herkese teşekkür ederim tekrar

sanalbaharat.com iyidir fakirlik zamanlarımda kullanıyorum.

Sanalbaharat'tan sumatra ve Colombia supremo beğendim, filtre. 170 tl/kg üstü her kahvesi içilebilir gibi.

Sanalbaharat.com +1

Kahveleri fiyatı buranın iki katı olan kahvelerden kat kat daha iyi.

Etiyopya ve Sumatra önerebilirim. Bi de decaf Brezilya var ama onu henüz denemedim. Deneyince onu da belirtirim.

sanalbaharat guatamala özellikle espresso çok iyi oluyor.

www.coffeesapiens.com

evolution blend sanırım iki senedir başka kahve içmiyorum.

iyi kahve ucuz olmaz, sanalbaharat kahveleri idare eder fakat iyi değiller, alıştığınız aromadan sonra zayıf gelirler

Kosta rika kahve çekirdeği için deneyimim bu

@freebird5406_2

Hocam zaten en iyi kahve sanal baharattadır demedik. Sanal baharatta kahvenin kilosu 170 lira, Petra'da en ucuzunun kilosu 880 lira. Biz de biliyoruz kahvenin iyisinin ucuz olmadığını ama duyuruda zaten kahhve.com'dan alıyordum ama fiyatlar artmış diyor soruyu soran kişi. O yüzden hesaplısını söyledik. Yoksa petra'dan kronotrop'tan şaşma derdik zaten.

sanalbaharat gayet iyi
ben zaten kafein icin iciyorum aroma falan cok da tin :)))))

Evliyim, kadınım. Hem eşim hem de kendim yakın arkadaşlarımızla yurtiçinde ve yurtdışında pek çok kez tatile çıktık. Sorun görmüyorum.

Ya ben hiçbir zaman ilişki ile alakalı kesin konuşulmamasi gerektiğini düşünüyorum. İnsan yeri geliyor tükürdüğünü yaliyor. Neyse.

Karşı cins ile istemem ama hemcinsi ile neden gitmesin ki?

Benim için sıkıntı, kıskanç ve evhamlıyım.

Sıkıntı olmaz ve olmamalı ancak bana kalırsa buradaki asıl durum eşlerden birinin üçüncü bir kişiyle eğlenmek istemesi.
Neredeyse 8 yıllık evlilikle devam eden 16 yıllık ilişkimde eşimi dahil etmeden plan yapmak içimden geçmedi ve bu durum eşim için de böyle ki şimdiye kadar hiç böyle bir teklifi geçtim imada bile bulunmadı.
Çünkü zaten eşimle birlikte eğlenmeyeceksek, "yeni" olanları tatmayacaksak neden birlikteyiz? Rutin hayatı paylaşıp ilginç ve yeni olanları kendi kendime ya da kankamla tadacaksam neden eşimle yaşlanmayı tercih ettim? Böyle bir plan kafamdan geçse en başta bu benim kendi kişiliğime yaptığım bir saygısızlık olur, ya da bunu açıkça kendisine söylerim, "artık seninle eğlenemediğimi düşünüyorum, o yüzden farklılık istiyorum hayatımda" derim.

Edit: yazmayı unutmuşum, 38/E

ben evliyim ve yurtdışında yaşayan arkadaşımla iki kez yine yurtdışında farklı bir ülkeye seyahat etmiştik. keşke tekrar gerçekleştirebilsek ama eşimin bakış açısı değiştiği için (!). ben yanlış bir şey görmüyorum. eşle de tatil çok güzel, en yakın arkadaşla da. (K)

evli bekar fark etmez isteyen istediği arkadaşıyla istediği yere gider. sevgilim/eşim gitse benim söyleyecek sözüm yok, ben gitsem onun olmaz, zaten ne alaka. çocuk değiliz, birbirimizin ebeveyni değiliz. yeni tanıştığı biriyle gidiyorsa da yine bir şey demem, çünkü ayrılmış olurum. k

içimden gelmez onsuz gitmek bu yüzden foolrules +1
ancak sorun da olmaz, gidebiliriz her türlü. 34/K

foolrules +1

20'li yaşların başında belki olabilir.
sevgililikte de belki 30'a kadar falan kabul edilebilir, bütçeler tutmaz, eşlik edilemez falan filan.

ama 30+ yaşta, özellikle evlilikte mecburi iş seyahati dışında "tatile" gidilmemeli diye düşünüyorum.
çok istisnai şartlarda, belki yurt içi olabilir de, yurt dışı olmaz.

Maddi duruma göre benim görüşüm değişirdi. Eğer kırk yılda bir böyle bir ihtimal doğduysa ve eşim de bunu arkadaşıyla değerlendirmek istediyse ciddi anlamda alınırım.

Ama yıl içinde birkaç kere birlikte tatile çıkabiliyorsak arkadaşlarıyla gitmek istemesi beni ırgalamazdı.

Romantik çekim potansiyeli olan biriyle başbaşa tatile çıkması benim için bir sorun, ister karşı cinsi olsun ister hemcinsi olsun. Hele ki bu yukarda bahsettiğim tarzda nadir ele geçen bir durumsa güven kaybı yaşarım ve altında başka sebepler ararım. Grup olarak gidilebilir.

Ama burada kritik nokta bence maddiyat. Sadece tatil için değil bu, o kadar maddi sıkıntı yaşıyoruzdur ki birlikte dışarda bile yemeğe çıkamamışızdır, eşim kalkıp arkadaşımla yemeğe çıkıyorum derse bu da beni üzer. En başta ben kendim bunu yapamazdım, böyle bir ortamda tutup da "bu akşam arkadaşla bir yemeğe çıkacağız" diyemem yani.

Kısaca, birlikte yapabildiğimiz şeyleri arkadaşlarıyla da yapmasının mahsuru yok. Ama birlikte yapamadığımız şeyler için sorun.

Cok olumlu bakiyorum, pek olumlu bakiyorum. Sürekli kic kica yasamaya gerek yok.

Sadece arkadaslarimla tatil yapmiyorum, hem aileyle hem arkadasla hem de partnerle ayri ayri tatil yapacak kadar tatil/izin gününe sahibim. Yilda 10 gün tatilim olsaydi muhtemelen sadece partnerimle tatile gitmek isterdim.

Partnerlerimin de arkadaslariyla tatile gitmesine karsi cikmadim. Karsimdaki iki günlük tatilde kicini basini dagitip güvenimi sarsacak seviyede ise, zaten o iliskideki tek sorun tatil degil.

birlikte eğlenmemeliyiz düşüncesine minicik hak veriyorum ama tam değil. sağlıklı bir ilişki için taraftaların kendilerini besleyecekleri çevreleri olması çok önemli.

ama sizi aldatıp aldatmaması sizden ayrı 2 gün geçirmesine bağlıysa izin verip vermemeye gerek yok diye düşünüyorum.

Seyahatle tatil arasındaki fark önemli tabi. İşi için başka bir erkekle seyahat etmesi gerekiyorsa ona karışacak halim yok. Ama onun dışında tatil kafa dinlemek için yapılan bir keyif organizasyonudur ve bir insanın ilişkisi varken başka bir karşı cinsle tatile gitmesini anlamam mümkün değil.

Yalnız başına gitmek isterse anlarım. Kafasını toplamak, kendine vakit ayırmak ister. Hepimizin ihtiyacı olur böyle şeylere.

Kız arkadaşlarıyla gitmek isterse anlarım. Hemcinslerle yapılan tatilin ayrı dinamikleri var, eğlencesi falan farklı.

Ama sevgilisi olduğu halde "böyle bir adam var ben bununla başbaşa tatile gidiyorum, sen gelme, ben onla gitmek istiyorum" gibi birşeyi anlayamam, o kadar geniş değilim.

Haber vermeden yapılan durumda zaten ilişki bitmiştir, o ayrı konu.

Beni tamamen salıp hiç umursamayıp evde bırakıp max annemin evine gidecek şekilde sadece kendi arkadaşlarıyla tatile hayatta gidemez, ne yurtiçi ne yurtdışı hiç istemem, yani alınırım kıskanırım, ilgi beklerim yani. Ama diyelim biz zaten beraber güzel bi tatil yaptık, sonra onun arkadaşlarıyla da güzel bi tatil planı gündeme geldi, okey eğer gerçekten gitmek istiyosa ve mutlu olacaksa sorun çıkarmam diye düşünüyorum. (Henüz evli değilim ama 3 ay sonra evleniyoruz, 6 yıllık ilişkimiz var, ben kadın tarafıyım)

Okudum okudum okudum, cevapların en az yarısına "Bak bu da haklı" dedim. Sonuç olarak @akhenaten +1 sanırım.

38k evli olarak cevap veriyorum. Temelde sorun yok, en yakın arkadaşıyla ya da (en yakın olmasına gerek yok) arkadaşlarıyla yaşayacağı deneyim farklı bir şey. Gidip Brüksel'de craft bira turu yapsınlar mesela, ben de başka bir zaman kendi arkadaşlarımla sırf müze ve kitapçı gezmeli nerd tatili planlayayım. Müze gezmekten çok hoşlanmayan eşimle sanat sepet odaklı tatil planlamak istemem, "Yok sıkılmadım" dese bile her girdiğim yerde ay sıkıldı mı acaba, çok mu oyalandım, çabuk çabuk bakayım da çıkayım derken hem o sıkılır hem de ben gezdiğim yerden bir şey anlamam.

Bu böyle ilk aklıma gelen örnek oldu, sonuçta her yeni şeyi beraber denemek zorunda değiliz çünkü aynı keyfi almayabiliriz. Birimizin sevdiği/denemek istediği şeyi diğeri neden kısıtlasın ki?

Edit: Bir keresinde "daha biz tatilimizi planlamadan sen niye başkalarıyla plan yapıyorsun" diye kavga çıkardığımı hatırladım. Benim için öncelik ikimizin planı, sonra ne istersek ayrı ayrı da yaparız.

Gitsin tabii. Hatta asıl evliyken gitsin, sıkılıyor insan bir yerden sonra, mesafe lazım.

Hangi şehirde tatil yapacaksınız ya da seçenekler neler?
Deniz tatili mi ormanlık alan mı?
Araç var mı? Toplu taşıma mı kullanılacak?

her şey dahil otel mi istiyorsunuz? Bodrum , Antalya belli bi' bölge var mı ? Ve en önemlisi kaç gün ve bütçeniz nedir?

Ets tur acentesi gibi sorular sormuşum.

Büyükada, ruhban okulu gibi yerler şehrin kaosundan yorulan İstanbul'da yaşayanlar için ilgi çekicidir, dışarıdan gelen için çok keyifli olmayabilir gibi geldi bana.
Annenin sevdiği dizilerin çekildiği semtlere gidin derim mesela.
Süper Baba'nın çekildiği Çengelköy'deki Nihat'ın çay bahçesine mesela.

Kahvaltısı daha kötü olsa da Kız Kulesi'nin oralarda bir kahvaltı, sonra Kız Kulesi'nde çay içmek daha ilgi çekici olabilir..
İstiklal Caddesi'nden mutlaka bir geçin, Taksim meydanındaki Cami'yi görünce siyasi görüşüne göre sevinir veya sinirlenir :)
Eminönü'ne vapurla gidip balık-ekmek yemek, Mısır çarşısının içinden geçmek, mısır çarşısının yanında her şeyin ucuza satıldığı sokaklarda gezmek ilginç olabilir.

Nereden geleceklerini bilmiyorum ama geldikleri şehirde yoksa herhangi bir Decathlon mağazasına uğramak sportif baba için ilgi çekici olabilir.

Trafiği ve kalabalığı bana çok işkence geliyor ama Emirgan'da lale bahçesinde gezmenin tam mevsimi. Gerçekten müthiş görünüyorlar.

Beşiktaş'ta "Midyeci Ahmet"te midye yemek, Ortaköy'de kumpir yemek hoş olabilir.

Bonus: Parasının hakkını veren rakı-balık mekanı önerisi gelebileceğini sanmıyorum. Para işleri çok acayip oldu.

@michael_knight cevap için teşekkürler

daha önce eminönü istiklal vs olsun bol bol gittik.

anadolu yakasını iskele sahil dışında kadıköy, bostancı vs hiç gezmedik.

parasının hakkından kastım, en azından hizmeti, lezzeti iyi olsun. pahalı olup kötü tecrübe yaşatan yerleri oldukça duydum.

Heybeli değil de Burgazada'yı hem rakı-balık mekanı olarak hem de kitlesel olarak daha çok tavsiye ederim.

Adaya vardığınızda üst kısımlara ulaşım elektrikli toplu taşıma ile sağlanıyor. Ya da yürümek - yürüyüş yapmak da bir seçenek tabi.

Bence tatlı rotalar düşünmüşsünüz, fenerbahçe kahvaltı sonrası fenerbahçe parkında da kısa bir tur yapılabilir ve bu rota cadde veya moda ile birleştirilebilir.

Rakı - balık mekanı için mutlaka rezervasyon yaptırmayı unutmayın.

güzel bir şişe şarap olabilir

paris'te kendime şu tarihi kitabevinin bez çantalarından almıştım. Hem çok kullanışlı hem de hatırlattığı bir sürü güzel şey var.

shakespeareandcompany.com

Böyle bir şeyler olabilir.

3 ay için bence ortalama bir fransız markadan hoş bir fular olabilir.

Hem parisle bütünleşik, hem kullanılabilir bir hediye.

Ayrıca şarap da alıp birlikte içebilirsiniz hediye faslında.

macaron? minicik ama cok hos gorunen kutulara koyuyorlar, abartisiz bir hediye olur.

sarap zevkini bilmiyorum ama bir kopukluye kac kisi hayir der? Loire bolgesinden iyi bir Vouvray Cremant )kopuklu sarap) da hos olur. Bulunacaginiz bolgeyi soylerseniz,sarap shop onerileri verebilirim. Saraptan anlamayana da cok iyi tavsiyeler verecek saticilar var.

ikisi de 15-20 Euroluk hediyeler olur.

Sacre coeur denilen kilisenin önünde bir sokakta bolca incik boncuk, çanta vb dükkanlar var. Çerçi pazarı gibi bir yer. Fiyatlar da uçuk değildi.
48,8839016, 2,3434983
Koordinatları da bu olmalı.

bu arada paris'e 4. kez gidiyorum, bu yüzden böyle hediyelik ve turistik bi şeyden ziyade dediğim gibi tatlı bi şeyler istiyorum.

şarap çok güzel bi düşünce fakat çok emin olamadım.

Selamlar
Benim eşim de annem de "kir" denilen kokteyli sever.
Cassis meyvesi likörü/crème de cassis(güzelinden alın glukoz şurubu olmasin) ve bir sise chardonnay. 4 sarap 1 likör oranında koyuluyor, yazın mis gibi sicakta.

Parfüm

parfümün memleketine gitmişsiniz. fragonard'ın satış mağazasından Türkiye'de bulmak mümkün olmayan bir parfüm alın bence. Diamant modeli çok iyidir.

Parfüm derseniz de sadece Fransa'da olan bir marka almanizi tavsiye ederim.
Misal domaine prive, rhubarbe parfümü çok güzel. Ben uniseks kullanıyorum. Tam yazlık ideal.

küçük eyfel kulesi maketi alın geçin. abartmayın.

Ic camasiri (lingerie).

öyle bir formül olsaydı zaten tek işi cam temizleme formülü üzerinde çalışmak olan kişiler bunu ona eklerdi.

saçmalık.

%3 gliserinle çok daha kaliteli camsil yapabilirsiniz yada klasik tarif %4 alkol

Valla bazen ayna - gözlük - cam gibi şeyleri direkt şampuanla silip duruluyorum ve daha kolay kurulanıyor, silme izi kalmıyor, mis gibi oluyor. Cam temizleme formülü üzerine çalışanlar bunu ona neden eklemiyor bilemiyorum belki sürekli kullanımda ters giden bi durum vardır. Veya pahalıdır.

Profesyonel cam silicilerin (plaza vs. camlarını silenler) kullandığı yöntem bence en iyisi. Özellikle de büyük camlarınız varsa.

Bir kovaya biraz ılık su, üzerine bir iki damla bulaşık deterjanı. Camı bununla köpürt, sonra çek çek ile temizle.

2600 e falan endoskopi yaptırdım daha yeni. beylikdüzü medicana. uyutarak yaptılar.

Dr. Nezih Pişkinpaşa / bağlarbaşı'nda. Bi sorun isterseniz, fiyatı daha uygun olabilir.

kadikoyhastanesi.com

buraya da sorun, gercekte guzel bir hastane

Kalamış sahilinde bi voleybol sahası var ama zemini kum. Plaj voleybolu için.

Belki ters kalabilir, Koşuyolu parkında var diye hatırlıyorum. Oynalarını görüyordum.

maltepe sahil parkında da var

Tabii ki var hem de öyle azımsanacak ölçülerde değil. Ben, benim yok saniyordum; evlenmeden bir iki hafta önce teyzelerimden iki koli kurye geldi; görünce çok şaşırmıştım. Annem hazirlamayinca teyzemler ara ara havlu vs alıp koymuşlar. Anneannemin yaptıklarını saklamislar vs. Onları göndermişler.

Velhasıl benim bile varsa Anadolu'da her kızın kesin vardır.

Edit: bu arada teyzelerime bu konuda ekstra teşekkür etmem lazim zira beni maddi olarak da yükten kurtarmış oldular. Üstelik anneannemin hazırladığı masa örtüsünü serip sofra kurduğumda her seferinde çok duygulaniyorum. Her gelene de "bunu anneannem yapmis" diye ekliyorum.

Evet gelenekler devam ediyor

Var tabii. Özellikle aile evinden ilk kez çıkıp sıfırdan ev kuracak yeni evliler için çok da mantıklı olabiliyor.

evet var.

Ben eskiden çok varoş ve banal bulduğum için hazırlanmasına karşı çıkmıştım. Şimdi evleniyorum ve keşke hazirlasaydim diyorum. Bir yemek takımının, bir kepçe setinin fiyatı bundan 5 sene önceki ile aynı değil.
İlk kez Anadolu irfanının işe yaradığını bir konu gördüm.

son zamanlarda arttı. benim de tanıdığım bir kaç kişi evlenme niyeti bile pek olmasa kısa zamanda, şimdiden mutfak setleri, robot vs alıyorlar uyguna buldular mı köşeye atıyorlar

evet hala devam ediyor. sadece eskisi gibi kurdelelerle süsleyip sergilenmiyor ama imkanı olan ufak/büyük bir şeyler alır mutlaka.

Yani buna ne isim vermek istediğine göre sorunun cevabı değişir.

Ama evet hala yeni ev kurulacağı zaman mutfak eşyaları, tabak çanak, bardak, tencere, tava, havlular, battaniye ve nevresimler batta terlik vs eve gerekli olan malzemeler alınıyor. Bunun adına çeyiz dersin, ev alışverişi dersin o sana bağlı ve her kültürde değişir.

"hala"lık bir durum yok bence de. Tabi ki hazırlanıyor.

Tabi ki hazırlanıyor. Eşim hazırlamış iyi ki de hazırlamış. Öyle Türk dizilerinde gördüğünüz gibi olmuyor. Eşim beğendiği yemek takımını almış. Bardak çanak almış. Tencere tava almış.

Kenara elektronik alet vb. şeyler almak kısmı bi yana, bir de çeyizlik yatak odası takımları, mutfak&sofra takımları vb. şeyler yaptıranlar var ki benim annemin işi bu. dükkan hala ayakta olduğuna göre hatrı sayılır miktarda bunlar yapılıyor.

trendyol'dan eve ne alacaksam yorumlara bakıyorum hep Çeyizim için aldım daha kullanmadım yazio boyna demek ki devam ediyor

Benim annem çeyiz diyerek hep (bana göre saçma olan) danteller, iğne oyaları, incikler boncuklar biriktirmiş ki hepsi kendi zevkine ve hevesine göre. hiçbirisini kullanmadım, yığınla eşya vardı evde kendi eşyalarımı koyabileceğim çekmece ve dolap kalmamıştı. beyaz eşyaları ve mutfak ürünlerini ise evlenirken almıştık. çevremde çeyiz yapan yok ama evlenirlerse anneleri de bir şeyler çıkartır ortaya eminim ki.

Oyalı havlu, yatak takımı vs. bunları anneler yapıyor genelde. Düz örgüden başka el işi bilen meslek sahibi genç kadın varsa helal olsun. El emeği o danteller normal nevresimlerden çok daha pahalı hatta 1000 2000 danteline göre değişiyor.
Ben tencere takımı yemek takımı vs. hepsini yavaş yavaş almıştım bir çaycı olmuş 1000 lira, çatal takımı olmuş 2000 lira şuan arkadaşlarımdan çeyiz yapmayanlar kredi faizi hesaplıyor.

Tavsiye doğrultusunda Koşuyolu nda Hermossa Wellness adında bir merkeze pazartesi için randevu aldım. 150 TL imiş seans. Güncellerim buraya tecrübe ettikten sonra.

@lüzumsuz adam
tek seans mı saati mi 150? çok iyi bir fiyat öyleyse.

evet fiyatı çok uygunmuş

Kanyon Nuspa'da en düşük 580 lira diyor. Fiyatlar çok fazla. @lüzumsuz adam yorumlarını bekliyoruz :)

@lüzumsuz adam Nasıldı?

@lüzumsuz adam nasıldı? Yorumlarını bekliyoruz

Nuspa'nın gün içindeki saatlerde indirimi oluyor bazen online alınırsa.
Bir de her Nuspa iyi değil, Buyaka ve Emaar'ı denemiştim, Buyaka'dakini tercih ederim mesela.

Muhtemelen Avrupa yakasındakiler de daha iyidir.

45 dk seans, gayet iyi geldi bana. 6-7 aydır haftada 4-5 gün crossfit antremanlarına katılıyorum; haliyle ağrılarım oluyor. Bu sebeple masaj arayışına girmiştim. Çok masaj deneyimi ve bilgisi olmadığı için nitelikli yorum yapamıyorum ne yazık ki. Piyasaya göre gayet makul ücreti düşünüldüğünde çıtayı çok da yukarı koymadan şans verilmeli diye düşünüyorum. Bu arada neredeyse 3 hafta önceki güncel fiyatı 200 tl idi.

İyidir. Türkiye'de üretiliyor. Bosch ve Profilo ile birlikte. Üçü birbirinin aynı. Sadece logoları ve yazı tipleri değişik. Yani Siemens olması şart değilse Bosch ve Profilo seçeneklerine de bakabilirsin.

3 yıl oldu, hiçbirinde sorun yaşamadık.

İyidir.

decathlon'a baktınız mı?

Helly Hansen ve Decathlon Tribord poları öneririm.

yabancı ülkede yaşamak konusunda sıkıntı yaşamam derseniz çeşme akarken doldurmak gerekir derim. iki buçuk ayda buradaki yıllık maaşınızı kazanacaksınız neredeyse.

benzer basliklarda surekli ayni tavir var o da su: gidilen yerde olene kadar yasanacakmis duygusu. yani herkes giderken 2-3 sene calisip geri donmenin de bi alternatif oldugunu dusunmuyormus gibi hissediyorum duyuruda. bence biraz o acidan baki. bir sure dubai'de yasanir neden yasanmasin. insanlar son derece mobil dunyada, bizim insanimiz kazik cakmak olarak bakiyor sanki hep olaya.

aile konusunda yorum yapmak istemem geleneksel tarzda demissiniz ama iki yetiskin insanin kararlarina bu derece karismak ne kadar dogru diyim sadece.

Mevcut ekonomik şartlara bakılınca hele ki çocuk, çocuğun eğitimi, geleceği filan düşünülünce burda kalmaktaki ısrarı ve bay b'nin de dediği gibi kazık çakılacak duygusunu mantıksız buluyorum.

Birikim yapıp geri dönebilirsiniz, kazanacağınız para az buz bi para değil.
Bol şanslar!

türkiye'de bu parayı kazanman mümkün değil mi? ben olsam gitmezdim. daha iyi bir teklif gelir.

yakın zamanda benzer süreçlerden geçtim. aileler duygusal düşünüyor, mantıklı düşünmüyor. biz ailelerin karşısına kararımızı vermiş bir şekilde çıktık. "biz gidiyoruz.", "teklif çok iyi.", "kabul ettik." gibi cümleler kullandık. "böyle böyle bir durum var, siz ne dersiniz?" muhabbetine hiç girmedik. onların iznini ve rızasını istemedik. daha çok gitmenin bizim için ne kadar güzel olacağını anlattık. çocukla oralarda yapamazsınız gibi söylemler sadece bahane, çocuğu değil kendilerini düşünüyorlar :) çünkü hem sizi hem de torunlarını çok özleyecekler. siz de özleyeceksiniz tabi.

öncelikle maaş ve bonusları tl olarak hesaplayarak hata yapıyorsunuz. bu teklife net cevap vermeden önce, oradaki yaşam masraflarınızı, nasıl bir yerde yaşamak istediğinizi, nasıl bir hayat standardı beklediğinizi vs düşünüp ona göre bir bütçe yapın derim.

bana 40 bin aed çok iyi bir para gibi göründü açıkçası, gayet iyi bir teklif gibi görünüyor. ist'de kazandığınız paralar da ortalama beyaz yaka maaşları o yüzden kaybedeceğiniz pek bir şey yok. ben olsam giderdim diye düşünüyorum. sigorta ve eğitim desteği olması iyi, biraz zorlarsanız relocationing package ya da accomodation yardımı falan da alma ihtimaliniz olabilir.

aileleri ikna etmek zorunda değilsiniz, herkes kendi hayatını yaşar. en kötü ihtimalde 1-2 sene kalıp parayı vurup döneceğim diyebilirsiniz, zaten dubai öyle vatandaşlık veren, 10-20 sene yaşanacak bir yer değil. herkes kısa süre gidip parayı vurma peşine gidiyor. uzak bir yer değil zaten, vizesi de kolay çıkıyor, aileniz çok merak ederse istedikleri zaman gelirler. o yüzden ilk 1 sene falan bolca uçak bileti bütçeleyin ki gidip gelmede sıkıntı olmasın. 2-3 ayda bir gidilebilri ya da onlar gelebilirler gibi.

hava sıcak, araçlar ucuz, yollar paralı ve pahalı. yemek içme, barınma pahalı acnak geri kalan herşey çok ucuz ve ciddi şekilde hayat standardınız yükseliyor.

sadece ya parkda bahçede gezeriz, doğa ağaç yeşil aman ne güzel diye bakmayın. ayrıca yeni kültür iyidir, çocuğa çok şey katar.

@selam, dubai'de türkiye'den daha ucuz olan otomobil ve petrol dışındaki şey neymiş merak ettim bu arada samimiyetle soruyorum. artı olarak park bahçe beklentisi olan zaten çöle gitmez diye düşünüyorum, dubai ancak para vurmaya gidilebilecek bir yer başka bi esprisi yok gibi geliyor.

dayım çok uzun yıllardır dubai'de yaşıyor.
evli ve çocuklu.
bir ara avustralya'ya gidip dubai'ye döndüler, şimdi önümüzdeki ay tekrar avustralya'ya yerleşecekler.

türk arkadaşları olmasa dubai'nin çekilmeyecek bir yer olduğunu söylüyorlar.
arapların içinde, sürekli klimalı ortamda olacaksınız.
ama parası iyi olduğu için evli bir çiftin gitmesi bence çok mantıklı.
yalnız değilsiniz sonuçta, ailece gidiyorsunuz.
çok fazla insan çalışmaya gidiyor, yani sıkıcı olabilir ama çalışan insan için çekilmez düzeyde kötü bir yer falan da değil ayrıca.

orada çalışan çok fazla türk de var, çevre de edinirsiniz.
mesela dayımın oğlu avustralya'da doğdu ama bebekliği dubai'de geçti.
hiç de zorlanmadılar.
dubai'ye gidip gelmek de çok kolay ayrıca.
evli çiftin ne yapacağına aileler neden karışıyor pek anlamıyorum ama bir uçakla gidip gelirler en kötüsü.

çocuğunuz da varmış, onun için birikim yaparsınız.
ailelerinizin fikri kararlarınızda etken olmamalı, zaten onlar artık "aileniz" değil.
sizin aileniz eşiniz ve çocuğunuz, ne yapacağınıza kendiniz karar verin.
uyum göstermek zorundalar.

Git tabi neyini dusunuyorsun ortalama motokurye kadar kazanciniz var zaten.
2 sene git sonra gelir 2 ev alir emekli olursun.

O yasta torunum olsa ben de gitme derdim. Senede 1 gormek zorunda kalacaklar.

Siz mutlu olacaksanız, onlarında mutlu olması gerekir

Kalacak yeri de şirket ayarlıyor mu? Kalacak yer ne kadar para vereceksiniz? Eğer maaştan çok gitmiyorsa mutlaka gidin. Bu çok iyi bir fırsat. Hayatta bir kere böyle iyi Fırsat gelir.

Ben olsam gitmezdim. Dubai tatil için gayet güzel ama yaşamak için hele çocuk büyütmek için çok yanlış bir tercih. İlla gitmek isterseniz de maddi avantajlarını öne sürün, kalıcı değil geçici olacak 3 sene sonra döneceğiz, çocuğumuz burada okula başlayacak diyin :D

Dubai oldukca yapay ve bos bir yer ama simarmazsaniz iyi para kazanirsiniz. Aslinda butun ulkeyi dev bir AVM olarak dusunebilirsiniz.

Bazi arkadaslarim cok iyi uyum saglarken bazilari duvarlara kafa atacak hale geldi.

Ha bi de sicak.

Ailelere kulak tikayip gideceksiniz, biraz bikbik edip alisacaklar. Giden arkadaslarimin cocugu olmadigi icin cocuk yetistirme deneyimini bilmiyorum.

normal olan o. siz outlet'lere bakacaksınız.

güneşlide büyük bir outlet mağazası var.

Zorlu AVM'deki Nike mağazası olabilir.

Miyop için doktor seçmeye çok gerek yok. Zaten alet edevat belli. Ama Central Hospital'da Dr. Ahmet Tosuncuk'a gitmiştim ben. Çok ilgili ve hastaya her detayı anlatıyor. Onu önerebilirim.

Kudret Göz Hastanesi'ni de tavsiye edebilirim, sakin de oluyor. Doktorları da iyi.

Peki gözlükçü olarak tavsiyesi olan var mı? Sözlük'te Atasun'u epey gömmüşler, daha güvenilir bir yerden alsam daha iyi olacak.

Ben de atasun'dan aldım. Sözlüğün gömmediği bir yer mi varmış? Varsa biz de ordan alalım.

Bro Atasun'a da güvenmeyeceksen gözlük olayına hiç girme.

Ataşehir Kilisli Ömer Usta

Fevkinde

Kadikoy’de Halil Lahmacun

Kadikoy Borsam
Kadikoy Halil

Fatih, Özkilis.
Kadıköy-Göztepe, Gaziantep Lahmacun

Kadıköy borsam

Caddebostan, Antebi.

Kadıköy - Borsam

Kağıthane - Ciğerzade
Beşiktaş - Buketist

Antep usulü sarımsaklı olan için gaziantepli mehmet usta.
Standart için borsam taşfırın +1.

Mehmet usta için alanında istanbul'da en iyisi diyebilirim ama standart için borsam en bana hitap eden diyeyim.